KIRIM TÜRKLERİ KÜLTÜR MERKEZİNİN TEMEL ATMA TÖRENİ VE DÜZCE’DE KIRIM TÜRKLERİ

KIRIM TÜRKLERİ KÜLTÜR MERKEZİNİN TEMEL ATMA TÖRENİ VE DÜZCE’DE KIRIM TÜRKLERİ

Yayın: 14 Haziran 2023 - Çarşamba - Güncelleme: 14.06.2023 15:03:00
Editör - ÇAĞLA YILMAZ
Okuma Süresi: 12 dk.
Google News

Doc. Dr. Fatih Özçelik Yazdı

Düzceliler 2 Haziran günü tarihi bir ana tanıklık etti.  65. Dönem Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı ve Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü’nün riyasetinde, Kırım Türkleri Kültür ve Eğitim Merkezinin temel atma töreni gerçekleştirildi. Sayın Özlü’nün törende yaptığı konuşmada “Biz Kırım’a karşı manevi bir bağ hissediyoruz” demesi şuan ki konjonktürde oldukça anlamlaydı. Zira 8 Mart 2014'te Kırım’ın Rusya tarafından ilhakına Türkiye ve BM karşı çıktı. Hatta Türkiye bu ilhakı tanımadığı gibi dünya üzerinde en sert tepkiyi veren ülkelerden birisi oldu. Rusya’nın, 2014 yılında meşru olmayan bir referandumla Kırım’ı ilhak etmesi ne yazık ki tarihi yeniden tekerrür ettirdi ve Kırım’ın asıl sahipleri olan Kırım Türkleri için zor günler yeniden başladı. Birçok Kırım Türkü’yle birlikte Kırım Davası’nın büyük ismi Kırım Türklerinin Lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu da vatanından uzaklaştırıldı. Bizde Düzce Türkleri Derneğinin koordinesinde Ankara’da Tandoğan’da yapılan mitinglere katılıp ilhakı protesto etmiştik.

Düzce Üniversitesi Öğretim Görevlisi Çiğdem Sütçü Hocam ile birlikte kaleme aldığımız ve 2018 yılında yayınlanan Kırım Türkleri adlı kitabımızı haklı olduğu davada, yıllarca Sovyet zindanlarında psikolojik ve fiziki işkencelere maruz kalan ve buna rağmen barış dilinden başka bir dil kullanmayan, Kırım Türklerinin hakkını şiddetle değil, fikirle savunan Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu'na ithaf ettik.

Kırım coğrafyası ile Anadolu coğrafyası Sayın Bakanının da dediği gibi derin tarihi bağlara sahiptir. Düzce’de bu tarihi bağın önemli bir parçasıdır. Zira Düzce’ye 19. Yüzyılın sonunda yoğun bir Kırım Türkü göç etmiştir. Kırım Türkleri eskiden olduğu gibi şimdi de Düzce’nin sosyo-kültürel dünyasının ayrılmaz bir parçasıdır.

Sayın Özlü yaptığı konuşmada 2019 yılında İstanbul’da Kırım Türklerinin Lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu ile görüşmesi esnasında Kırım Türkleri Kültür Merkezi sözünü verdiğini ifade etti. Hatta bir anısını anlattı. Bu görüşmede Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’na “1978 yılında Üniversite’de öğrenci iken sizin Sovyet zindanlarında şehit olduğunuz haberi geldi. Ben sizin gıyabi cenaze namazınızı kıldım” dediğini. Kırımoğlu’nun da “Evet benim için İslam Coğrafyası’nın bir çok yerinde cenaze namazım kılınmış” dediğini söyledi. Sayın Bakanın bu hatırasının aynısını o tarihlerde üniversite öğrencisi olan babam emekli öğretmen Burhan Özçelik de anlatmıştı. Kırımoğlu’nun şehadet haberi gelince arkadaşlarıyla beraber büyük bir gıyabi cenaze töreni düzenlediklerini söylemişti.

Kültür merkezi için seçilen yerde çok anlamlı. Merkez, Kırım Türklerinin Düzce’de ilk kurmuş oldukları mahallede yani kadim bir Kırım Türkü yerleşimi olan Nusrettin mahallesinde inşa ediliyor. Hatta hemen yanı başındaki Nusrettin Camii’nin minaresi de Kırım’daki ve Dobruca’daki camilerinin minarelerine bir örnektir. Temel atma töreninde gerçek bir Düzce Beyefendisi olan Düzce Kırım Türkleri Derneği Başkanı Burhan Tutkun’da yaptığı konuşmada en başta Dr. Faruk Özlü olmak üzere emeği geçen herkese teşekkür etti ve bu kültür merkezinin tarih ve kültürle olan bağları muhafaza edeceğini söyledi.

Sayın Özlü konuşmasında Kırım Türklerinin lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu’nun merkezin bahçesinde bir büstünün olacağını ve Düzce Üniversite’sinden bir akademisyenin büstü hazırladığını, merkez inşaatı bittiği zaman da Kırımoğlu’nu Düzce’ye davet edeceklerini de söyledi. Bu kültür merkezi Sayın Özlü’nün Düzce’ye özlü bir hizmeti daha.   Şimdi gelelim Kırım Türklerinin Düzce’ye yerleşmesine…

1783'te Kırım Hanlığı'nın Rusya tarafından ilhak edilmesiyle birlikte Kırım Türklerinin acı dolu günleri başlamış oldu. İlhakla birlikte zaman içerisinde Kırım Türkleri kendi vatanlarında azınlığa düşmüşlerdi. Ancak her türlü Rus baskısına ve zorbalığına rağmen ata topraklarını terk etmemek için direniyorlardı. 1853-1856 Osmanlı-Rus Savaşı  ilhaktan sonra Kırım’da yeni oluşan tüm dengeleri alt üst etti. Osmanlı Devleti, İngiltere ve Fransa’nın yardımlarıyla Rus Çarlığını büyük bir yenilgiye uğrattı. Yenilen Rus Ordusu kış şartlarının kendisine sağladığı avantajı kullanarak Kırım’ın kuzeyine çekildi ve imha olmaktan kurtuldu.

Bu savaşın kaybedeni Ruslar gibi gözükse de asıl kaybedeni Kırım Türkleri ve Kafkasyalı Müslümanlardı. Rus Çarı II. Aleksandr Nikolayeviç yenilginin nedenlerinden birinin de Kırım Türkleri ve Kafkasyalı Müslümanlar olduğunu ileri sürdü ve bu iddiasını bahane ederek Rus Çarlığının bütün kuvvetlerini bu iki yakın coğrafyaya yığdı. Rus Ordusu hem Kafkasya’da hem de Kırım’da büyük katliamlar ve sürgünler gerçekleştirdi. Her iki coğrafyada soykırım suçu işledi. Kafkasya’dan ve Kırım’dan Osmanlı elindeki topraklara acı ve gözyaşı dolu kitlesel göçler başladı.

İleride Düzce’ye yerleşecek Kırım Türkleri de 1856’dan sonra Osmanlı Devleti tarafından Silistre, Balçık ve Mangalya gibi Güney Dobruca’daki bazı şehirlere yerleştirildiler. Düzceli Kırım Türkleri bugün Bulgaristan ve Romanya sınırları içinde kalan yeni vatanlarına henüz yeni alışmış iken 1877-78 Osmanlı-Rus Harbi(93 Harbi) patlak verdi. Rus Ordusu Batı’da İstanbul’daki Yeşiköy’e Doğu’da ise Erzurum’a kadar geldi.

Osmanlı Devleti’nin 93 Harbi’ndeki bu yenilgisi üzerine Düzceli Kırım Türklerine yeniden göç yolu gözüktü. Zorlu ve acıklı bir yolculuktan sonra İstanbul’a ulaşmayı başardılar. Osmanlı Devleti gelen göçmenleri Muhacirin Komisyonları vasıtasıyla Anadolu’nun çeşitli yerlerine yerleştirdi.  Düzceli Kırım Türklerinin Düzce’ye yerleşme serencamının en kısa özeti böyledir değerli okurlar. En acı olan şu ki bir nesil şartları çok ağır iki muhacirlik yaşamıştır.

Düzce’ye yerleşen “Tatar” ve “Nogay” olarak da adlandırılan Kırım Türkleri Düzce’ye göç etmeden önce şehirler ve kasabalarda yaşıyorlardı. Şehirli olmaları ve geçimlerini esnaflık ve zanaatkarlıkla sağlamaları sebebiyle şehir merkezine yerleştirildiler. Bu nedenle Kırım Türklerinin Düzce’de köy yerleşimleri yoktur.

Düzce’ye yerleşen Kırım Türkleri Nusrettin, Şerefiye ve Hamidiye mahallelerini kurdular. Çay mahallesinin ise temelini attılar. Kendilerini Düzce’ye yerleştiren Sultan II. Abdülhamid’e şükranlarını ifade etmek için Düzce’nin kuzeyinde kurdukları bu yeni mahalleye “Hamidiye” adını verdiler. Nusreddin mahallesini kurarak kasabanın kuzey doğuya doğru, Hamidiye mahallesiyle de Kuzeye doğru gelişmesini sağladılar. Düzce’nin kasaba hüviyetinden çıkıp şehre dönüşmesini uyguladıkları yerleşim planlarıyla sağladılar. Osmanlı Anadolu’suna nispetle daha ileri olan Osmanlı Rumeli’sindeki şehirleşme anlayışını Düzce’ye getirdiler.

1896 yılında Nusreddin mahallesinde 62 hanede 310, Hamidiye mahallesinde   64 hanede 410, Şerefiye mahallesinde 53 hanede 411 Kırım Türkü yaşıyordu. 1913 yılına gelindiğinde ise Düzce’deki etnik guruplar arasında nüfus bakımından 6. sıradaydılar. Bu tarihte Düzce’de 650’si erkek ve 592’si kadın olmak üzere 1242 Kırım Türkü yaşamaktaydı.

Kırım ve Dobruca’daki atalarından kalma gelenek ve göreneklerini yaşatan Kırım Türkleri, aile hayatı olarak her zaman örnek bir hayat sergilemişlerdir. Yukarıda da dediğimiz gibi Düzce’nin sosyo-kültürel dünyasının ayrılmaz bir parçası olmuşlardır.

İdareye hiç bir zaman zorluk çıkarmadıkları gibi Düzce kazasının ekonomik hayatına da büyük katkı sağladılar.   Köyler ve şehir arasındaki ticari hayatın canlandırılmasına da büyük katkıları oldu. Para yerine mal değişimi sistemini bölge insanına kabul ettirdiler. Pazarda satılması ayıp sayılan yumurta toplama işini ciddiyetle  yaptılar. Böylece Düzce köylüsüne önemli bir katma değer daha sağladılar. Düzce’de köylünün elindeki malın alınıp satılması Ermeni ve Rumların tekelindeydi. Onlarda genelde köylüyü kandırmaya, malını yok pahasına almaya çalışırlardı. Kırım Türkleri onlara karşı rakip olarak çıktılar. Alış verişlerinde köylünün hakkını her zaman verdiler. Hiç bir zaman başka yollara tevessül etmediler. Düzce’de, fazla toprak sahibi olmadıklarından ıslah ve icar yolu ile tütün ekimini de geliştirdiler.

Osmanlı Devleti’nin son döneminde yayın hayatına başlayan Tanin Gazetesi, Düzce’de hatırı sayılır bir okur kitlesine sahipti.  Düzce’nin kıraathanelerinde en çok takip edilen İstanbul gazetelerinden biriydi. Gazetenin meşhur yazarlarından Ahmed Şerif, 1913 yılında Anadolu’yu daha iyi tanımak ve okurlarına tanıtmak amacıyla uzun bir geziye çıktı. Gittiği yerlerden gönderdiği mektuplar, Tanin Gazetesi’nde yayınlanmaya başlandı. Ahmed Şerif,  İzmit, Adapazarı, Akyazı, Hendek’ten sonra Düzce’ye geldi. Kaleme aldığı Düzce izlenimlerinin bir kısmını Düzce’den mektup yoluyla gazetesine ulaştırdı. Düzce izlenimlerinin diğer kısmını da yine mektup yoluyla Bolu’dan İstanbul’a yolladı. Fransızca basılan Revue du Monde Musulman’ın 1914 yılı nüshasında, En Anatolie başlığı altında, gazetedeki Anadolu gezisi izlenimleri yayınlandı. Bu eserle batı dünyasında Düzce’nin en geniş tanıtımının yapılması sağlanmıştır.  Gazeteci Ahmed Şerif’in Düzceli Kırım Türkleri ile ilgili izlenimleri ise şöyledir:

“Nüfusça altıncı dereceyi işgal ediyorlar. Hiç kimsenin aşında gözü olmayan hayatlarını kendileri kazanan, tam bir tebaa gibi yaşayan bunlardır. Bütünüyle şehirde oturuyorlar. Göçmenlerin en çalışkan ve namuslularını meydana getiriyorlar. Çiftçilikle uğraşanları azdır.

Tatarlar tüccardırlar. Düzce’den ufak tefek şeyler alarak köylere götürüp satar buna karşılık köylerden topladıklarını da Düzce’ye getirirler. Bundan faydaları hiçte az değildir? İşçidirler, özellikle tütün ayırmak, demet ve denk, burada, kendilerine mahsus bir iştir.

Tatarların hepsi az çok servet sahibidirler. Bu gidişle, kazanın ticaretinde en büyük yeri tutacakları şüphesizdir? Sokakta oynayan, dolaşan bir tatar çocuğuna tesadüf edilmez. Çocuklar ya okulda ya iştedir. Tatarlar iyi ve kötüyü ayırabildiklerinden, bugün şimdiki hükümete pek samimi duygularla bağlı bulunuyorlar.”

Kırım Türkleri kozmopolit bir yapıya sahip Düzce’nin eskiden olduğu gibi günümüzde de kültürel zenginliğinin ayrılmaz bir parçasıdırlar. Geleneklerini, göreneklerini, örf ve adetlerini terk etmeyip korudukları gibi Düzce’deki diğer halklarla da ortak bir yaşam kültürü oluşturmuşlardır. Yine günümüzde Düzce’nin sosyal ve ekonomik hayatını önemli ölçüde etkilemektedirler.

 

Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
islami sohbet müzik indir dini sohbet sohbet turkce altyazili porno vaporesso deneme bonusu deneme bonusu veren siteler betvolegiris.co van escort